On yıllık iktidarı boyunca, sadece ve sadece dinci, şeriatçı yapılanmayı Türkiye toplumuna dayatan, herkesi aynı şekilde giyinmeye, düşünmeye, aynı şeyleri içmeye ve aynı şeylere inanmaya zorlayan bu çağ dışı anlayış Taksim'de halkın isyan duvarına toslamıştır. Türkiye'nin bütün tesislerini satan, doğasını HES'lerle zehirleyen, aydını, yazarı, üniversiteliyi hapislere attıran, hak arayan işçiyi, köylüyü terörist ilan eden, bütün eğitimi İmam Hatipleştiren, en ufak bir muhalefete tahammül etmeyen, kadınların kaç çocuk yapacaklarına ya da yapmayacaklarına karar veren, dahası insanların yatak odalarına dahi müdahele edecek kadar pervasızlaşan AKP zihniyeti, yarattığı polis devleti gücüyle bütün toplumu korku çemberinde boğacağını düşündü. İşte; Taksim direnişi bu korkuyu parçalayan ve bütün Türkiye'yi aydınlatan meşale olmuştur.
Taksim direnişi bize, Türkiye'nin nasıl demokratikleştireceğini de gösteriyor. İnancından dolayı hakarete uğrayan, katledilen, asimilasyon tabi tutulan Aleviler, Ezidiler, etnik kimliğinden dolayı ötekileştirilen, Kürtler, Ermeniler, Lazlar, Çerkezler, Romenler, İş çinayetleriyle ölen yoksul işçiler, namus cinayetleriyle katledilen kadınlar, kadro bekleyen öğretmenler, hapis tehditleriyle karşı karşıya olan aydınlar, toprağına, suyuna sahip çıkan çevreciler, Kentsel dönüşüm yalanıyla arazileri talan edilen yoksul mahallelir, sanatçılar, yazarlar, sosyalistler, devrimciler, demokratlar AKP faşizmine karşı birleşerek, iktidara yürümek için, birlikte mücadele etmenin, mümkün olduğunu gösterdi. AKP faşizminden kurtulmak için, güçleri birleştirmenin, harekete geçmenin tam zamanıdır. Ve bunun yolu ve adresi Demokratik Güç Birliğidir.
Her ortamda Alevilere açıkca hakaret eden, kinini gizlemeyen Tayyip Erdoğan'ın, İstanbul'a yapılacak 3.Boğaz Köprüs'ne; sadece bir gecede, 40 bin Alevi'yi katleden, Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi, Alevi düşmanlığının açık göstergesidir. Evet AKP faşizmi bize düşman ve biz bunu biliyoruz. Bunu görmeyenlerin, bilmeyenlerin uyandığı ve birleştiği andır Taksim direnişi.
Ve Taksim direnişi; bir örgütün, bir partinin başarısı değil, bütün kesimlerden halkın başarısı ve kararlığıdır. Bütün parti ve örgütler, bu direnişi gölgeleyemecek şekilde sorumlu davranmak zorundadırlar. Aleviler olarak bu süreçte daha da sorumlu davranarak, halkların kardeşliği, inançların özgürlüğü temelinde Demokratik ve laik bir Türkiye yaratma adına, özgürlükler adına, insan hakları adına, kardeşlik adına, barış adına, eşit vatandaşlık adına yola çıkan, direnen, Türkiyeli yoldaşları, canları destekliyor, yanlarında olduğumuzu bildiriyoruz.

BERLİN ALEVİ TOPLUMU