• Muharrem Cem-Zeremonie

  • Muharrem Cem-Zeremonie

Vicdan; insanın olmazsa olmazıdır. İnsan olmanın en belirleyi i kanıtıdır. Eğer bir insan vicdandan yoksun ise, ne olursa olsun, neye inanırsa inansın insan olmaz, olamaz. Ahlak ise bunun pratikte görülür olmasıdır. Bu gün dünyamızın her tarafına yayılan şiddet, savaş, ölüm, açlık, doğaya düşmanlık, kadına, çocuğa, farklı olana düşmanlık bu vicdansız ve ahlaksızların dünyamıza egemen olmasındandır.
Türkiye'de 11 yıldır iktidarda olan ve devlet adına ne varsa hepsini eline geçiren, bu gücü her yerde ve her zaman kendi çıkarı doğrultusunda kullanan AKP ve Başbakana'ı Tayyip, hala bizleri aldatma, kandırma çabalarıyla iktidarın ömrünü uzatmanın derdinde. Tırnak kadar vicdan, zerrece ahlakları kalmamış.
Deniz Feneri yolsuzluğunu ağzına almayanlardan ahlak beklenemez. Roboski'de 34 Kürt gencin katledilmesini, Reyhanlı ve Afyonkarahisar bombalarını, Hirant Dink cinayetini açıklayamayanlardan hangi ahlak, hangi vicdan beklenir ki? Bizim Cemevlerimize saygı duymasını bir kenara bırakın, yoksullara, fakirlere yardım edeceğiz diye, Camilerde müslümanlardan toplanan paraları cebine indirenlerden, koruyanlardan hangi ahlak, hangi vicdan beklenir?
Taksim direnişiyle demokratik hakkını kullanan insanlara en acımasız bir şekilde saldıranları kahraman olarak gören bir zihniyetin,öldürülen gençlere ağlamasını, acımasını beklemek zavallılıktır, yaralanan binlerce insanın acısını anlamasını beklemek saflıktır. Onlar öyle vicdandan uzaklaşmışlar ki, Mısır'da Rabia'a ağlar, kendi katlettiklerini göremeyecek kadar körleşirler.
8 ayda 36'sı çocuk 715 kişinin iş kazalarında hayatını kaybetmesi umurlarında değil. Hergün artarak zirveye ç ıkan kadına şiddet ve numus cinayetleri akıllarına gelmez. Zindanlarda yatan siyasetçi,gazeteci,avukat,sendikacı,aydın bunların yasalarıyla sanki mahkum olmamışlar. Köylüyü, işçiyi, öğrenciyi, kadını, genci herkesi ama herkesi kendileri gibi olmaya zorladılar. En ufak bir eleştiriye, itiraza dahi saldırarak cevap verdiler. Aleviler ise hiç görülmedi, hep aldatıldı, dışlandı AKP'li İslamcılar tarafından.
Süriye'de koruyup beslediği çetelerin işlledikleri vahşi cinayetler, dünya medyasında çalkanırken, sivil halka yönelen müslüman bombacıların döktüğu kan, Siyasal İslamın rengini sorgular hale getirmişken, cinnet geçirmiş misali sağa sola, her tarafa ateş eden, efelenen Başbakan yalnızlaştı. Özellikle Taksim direnişinde ülke gündemini de elinde kaçırınca şıkıştı, yeni bir tezgah ve oyunla durumu kurtarma çabasına girdi. İşte bu paket, bu oyunun bir parçası. Yoksa bunun öyle demokrasiyle, insan haklarıyla hiç bir alakası yoktur, olamaz da.
Açık olan şu; korkuyorlar, müthiş korkuyorlar. Sonlarının geldiğinden, iktidarı kaybedeceklerinden korkuyorlar. Şıkışmışlar, nefes almaya, zaman kazanmaya çalışıyorlar. Boş vaatlere, boş umutlarla halkı kandırmaya çalışıyorlar. Öyle ki; şu uyduruk, uçuk paketi, en nefret ettikleri, asla ağızlarına alamayacakları kelimelerle, kavramlarla izah etmeye çalıştılar. Ne diyorlar? "Devrim", hatta Başbakan'da, "Sessiz Devrim" diye tarif etmeye çalıştı. Siz o yalaka kalemlerin yazdıklarına bakmayın. Hepsi bunun farkında, deniz bitti, bütün çabaları ömürlerini biraz daha uzatmak. Bunun içinde olmadık yallanlar, olmadık yorumlarla kafaları karıştırmaya ve "yetmez ama evet" yalanıyla bir daha bu topluma kazık atmanın derdindeler.
Başbakan'ın demokrasi paketi diye sunduğu, küçük bebekleri uyutmak için söylenen ninni bile değil. Seçim barafı diyor, adını koymuyor. W,x,q harf yasaklarını kaldırıyoruz diyor, Kürtlerin kendi dilinde eğitim hakkını görmez, Nevşehir Üniversitesini, Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi olarak değiştireceğiz der, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, zorunlu din dersi ile ilgili kararını görmez, Alevilerin İbadet yeri olan Cemevlerini aklına getirmez. Uzun uzun bunları yazma gereği yok. 11 yıllık AKP iktidarın yaptıkları önümüzde. İçinde söylem olarak bazı iyi ve kulağa hoş gelen kavramlar olması bunun iyi, doğru ve güzel olduğu anlamına gelmez. Kaldı ki, AKP'nin 11 yıllık iktidarı boyunca yaptıkları açık ve aleni bir şekilde ortada iken, bu söylenenlerin seçim yatırımı, aldatmaca olduğunu kaz kafalıların dışında herkes bilir.
Bu paket; Kürtelere, Aleviler, demokratlara bekleyin arkası gelecek aldatmasıyla seçim yatırımı olurken, Özgürlükleri de daha da boğan bir yanına dikkat çekmek gerek. Başbakan; konuşmasında; "Kişinin, inançlarının gereğini yerine getirmesi dolayısıyla, belli haklarını kullanmasını, belli haklardan yararlanmasını engelleyenleri ceza kapsamına alıyoruz." AKP ve Siyasi İslamcıların zihinsel haritesi, tarihsel genlerine baktağımızdı sorun çözen değil, yeni sorunların ciddi bir şekilde çoğalmasına neden olacağını söylemek, kahinlik olmasa gerek. Eğer burda mesela; alevileri, Süryaniler, Ermenileri, Ezidilere, Yahudilere, Kürtlere, gayri müslümlere, farklı inananlara yapılacak haraketleri önlemek gibi bir amaç olduğu düşünüliyorsa, boş ve gaflettir. Bütün bu farklılıklara karşı en büyük nefret ve haraketleri yapan bizzat Başbakan Tayyib'in kendisidir. Burda amaçlanan; İslamcılar, Cemaaatlerin tamamen eleştirilmesini engellemek, bunların hareket alanını agenişletmektir. Bir örnek vermek istersem: Bu teklif yasalaşırsa; Ramazan davulcusuna bir söz söylendiğinde 1 ya da 3 yıl hapisle cezalandırılıcağınızı unutmayın. Gerisini varın siz düşünün.

Metin Mat
BAT YK Üyesi, 1 Ekim 2013